Wednesday, March 18, 2020

Mehmed Emin Tokadi Hazretleri’nin Kabir Taşında Yazanlar






Allâhu Bâkî

Gülistân-ı Nakşibendiyye’den yine tîğ-i ecel,
Bir gül-i sad-bergi kat‘ etdi hezâr âh u enîn!


Ya‘nî Tokâdî Efendi hem Muhammed nâmdaş,
Ârif-i billâh, emîn-i sırr-ı rabbü’l-alemîn.


Mürşid-i râh-ı hidâyet, hâcegânın erşedi,
Vâkıf-ı sırr-ı ledün, ilme’l-yakîn ayne’l-yakîn.


Murg-i rehber olduğu, ahrâra pes ma‘rûf idi.
Zât-ı ma‘sûmu’l-irâde, zü’l-cenâheyn-i zemîn


Siyyemâ bâğ-ı hadîs-i Ahmed’in nahli idi,
Yek bin dest-i kerâmetle olub hil‘at-güzîn.


Eyleyüp habs-i nefs, gavvâs-ı bahr-i lâ-yezâl,
Buldu dürr-i vaslı, erdi asla fer‘inden hemîn.


Esdıkâdan pençe-i şîr-i ecel dûr eyledi.
Ola Sıddîk’in karîni, Şîr-i Hak’la hem-nişîn


Peyk-i vahdet, sırr-ı pâkinden okur târîhini;
Oldu lâhûte revân, Allah deyüp rûh-i Emîn.

Fî Sene 1158 [m. 1745]


---
Tîğ-i ecel: Ecel kılıcı    
Gül-i sad-berg: Çok yapraklı gül
Hezar âh u enîn: Binlerce âh ve inleme
Hâcegân: Hocalar, Mürşidler
Erşed: En olgun
Zü’l-cenâheyn: İki kanatlı (Zâhirî ve Bâtınî ilimlerde âlim)
Nahl: Hurma ağacı
Gavvâs: Dalgıç
Bahr-i lâ-yezâl: Uçsuz bucaksız deniz (Marifetullah)
Dürr: İnci
Esdıkâ: Ahbaplar, dostlar

Dûr: Uzak
Sıddîk: Sadık, dosdoğru olan (Hazret-i Ebûbekir)
Karîn: Yakın
Şîr-i Hak: Allah’ın aslanı (Hazret-i Ali)
Ham-nişîn: Beraber oturan
Peyk: Haberci
Lâhût: Allahü teala’nın yüce katı


Foto & Latinize: Emir Ali Demirel




Friday, March 6, 2020

Eyüp Sultan Cami Kitabesi


Zihî tâ’at-geh-i ehl-i vilâyet, kim bu beytullâh,
Metâf-ı evliyâdır, tâifi rehbürde-i matlûb.

Basîret-mende, gerd-i sâhasından iktihâl etmek,
Bakılsa farz-ı ayn olmuş ki, müjgânın eder çârûb.

Bulundukda kerâmetle münevver meşhed-i Hâlid,
Ki hâlâ genc-i nakd-i rahmet-i Hak’dır, o cây-ı hûb.

Kapu açmış musallîne, salâ kılmışdı vaktinde,
Cenâb-ı Hazret-i Fâtih, yapup bir câmi-i mergûb

Sevâbın âna vakf etmekle, kasd-ı intisâb etmiş
Ânınçündür olur bu ma’bed, ol devletlüye mensûb

Şefâ’at-hâhlıkda,  fi’l-i ceddin işleyüp şimdi,
Şeh-i âlî-himem, tarz-ı kadîmin kıldı nev-üslûb.

Civârından rızâ pazarı, dükkânlar alup katdı,
Kef-i sükkânlarına sayıverdi, cümle zer mahbûb.

Büyütdü niyyet-i pâkiyle, tathîr etdi havlîsin,
Derûnundan binâ-yı nâ-becâyı, eyleyüb meslûb.

Ebu’l-feth-i cihânın çünki tecdîd etdi âsârın,
O şâhı Hak edüp gâlib, ‘adûsün eylesün mağlûb

Sürûrî! Söyle târîhin edâ-yı farz edüb ânda,
Selîm Hân’a duâ kıl, oldu zîbâ câmi-i Eyyûb

1215 [m 1800]

Latinize: Emir Ali Demirel




Eyüp Sultan Cami-i Şerîfi III. Selîm Hân devri inşâ kitabesi

Eyüp Sultan Camii Kitabesi

  Zehî münkâd-ı emr-i Girdigâr u zıll-i Rabbânî Ser-firâz-ı cihândârân u asrın şâh-ı devrânı Menâr-ı nûr-ı şân Sultân Selîm Hân-ı bülend-ikb...