“Rab”
kelimesi, terbiye/yetiştirme ve ıslâh manasınadır. Alemlerin varlıklarını devam
ettirebilmeleri için lazım olan gıdalar ve sâir ihtiyâcâtı temin eden ve insan
için ise zâhirini yani nefsini nimetlerle, bâtınını yani kalbini rahmetle, âbidlerin
nefslerini şeriatin hükümleriyle, âşıkların kalplerini tarikatin edepleriyle,
sevgililerin sırlarını ise hakikatin nurları ile terbiye eder / yetiştirir. Ve
insana tavırlarında ve azalarında kuvvetli feyz nurlarını yerleştirir. O ne
kadar yücedir ki, kemik parçası ile işittirir, yağ parçası ile gördürür, et parçası
ile konuşturur. Başka bir tertîb ile de bitkilerin tanelerinden ve
meyvelerinden, hayvanların etlerinden ve yağlarından insanın gıdasını temin
eder. Yer yüzünün ağaçları ve nehirleri ile, gökyüzünün yıldızları ve ışıkları
ile ve senin dinlenme zamanın olan gecede haşarata ve muzırrâta sükûnet vererek
seni terbiye etmekte / ayakta tutmaktadır. Ve onun fazlından ve ihsanından
aramanın vakti olan gündüzde imkanlar verir ve seni korur. Seni, senden
başka bir kulu yokmuş gibi terbiye edip seni ayakta tutmaktadır. Sen ise ona kulluk yapmıyorsun yada sanki ondan başka rabbin varmış gibi ona kulluk yapıyorsun!
Tefsîr-i
Rûhu’l-Beyân I.Cild sf.16, İsmail Hakkî Bursevî kuddise sirruh
No comments:
Post a Comment